TC DINCISI VE ASKEI ILE TOPYEKUN AZINLIKLARIN DUSMANI
TC doneminde Türkiye’de azınlıklar üzerinde büyük bir baskının olduğu bilinmektedir. Soykırımdan kurtulup 1919’da İngilizlerin yardımıyla yurtlarına geri dönen bazı Ermeniler de 1921 yılında T:C’nin kurulmasıyla evlerinden, yurtlarından çıkarılmış, tekrar sürgüne gönderilmiştir. Yani evleri, köyleri, malları, tarlaları, binaları karşılıksız olarak gasp edilmiştir. Kalan azınlıklar da Varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları ve benzer hukuk dışı uygulamalarla baskı altında tutulmuştur. En son 1974 yılında Yargıtay’ın içtihat değişikliğine gitmesiyle azınlık vakıflarının 1936 yılından sonra satın alma veya bağış yoluyla edindikleri gayrımenkulleri ellerinden alınmış, bir çoğu devlet tarafından gaspedilmiştir. Bunların içinde Ermenilerin,Rumların okulları, yetimhaneleri de vardır. Hrant Dink’in yetiştiği Ermeni Yetimhanesi ve okulu da 1974 sonrası gaspedilen gayrımenkuller arasındadır. Azınlıklar üzerinde uygulanan istikrarlı baskı neticesinde bugün Türkiye’de 4.000 Rum ve 50.000 Ermeni kalmıştır.
Yukarıda sıraladığımız devlet politikası olarak ve istikrarlı şekilde uygulanan baskı ve yok etme politikası sonucu azınlıkların sesi kesilmiş, tamamen sindirilmiştir. Ermeni toplumu artık her türlü baskıyı olağan gören kabullenen bir toplum haline getirilmiştir. Hrant Dink ise Agosgazetesi ile uzun yıllardır devletin bitirdik yok ettik diye düşündükleri Ermeni toplumunun sesi olmuştur. Hrant Dink tekrar Ermeni kurumlaşmasını sağlamıştır. Devletin kabullenemediği bu Ermeni kurumlaşmasıdır.Hrant Dink artık Ermeni toplumu adına Türkiye’nin bir çok ilindekonferanslara katılıyor, gazetelerin, televizyonların, köşe yazarlarının konuğuoluyor,Ermeni soykırımını ucundan bucağından seslendirmeye çalışıyordu. Dink,2002yılında Urfa’da verdiği bir konferansta “Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” üç yıl yargılandı ve sonunda bu davadan beraat etti.Yine Hrant Dink, Reuters Ajansı’na “Evet 1915’te olan bir soykırımdı çünkü 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok” dediği ve bu haber AGOS Gazetesinde yayınlandığı için yine oğlu Arat Dink, ve Sarkis Seropyan ile birlikte üç yıl hapis istemiyle yargılanıyordu. Amerika, Avustralya, Avrupa ve Ermenistan’da çok sayıda konferansa katılan Dink, Ermeni Kimliği ve Ermeni Tarihi üzerine geliştirdiği yeni söylemlerle tanındı. Asıl devlet, Agos ve Hırant Dink yoluyla Tekrar Türkiye’de kurumlaşan Ermeni kimliğinin önünü almak için önce yasal yollarla bunu engellemeye çalıştı. Yargılamalar, soruşturmalar, haksız mahkumiyetler bu yasa yoluyla yapılan engellemelerdir. Yasa yoluyla yapılan engellemelerin başarısız kalması ile derin devletin klasik yöntemi olan tehdit ve uyarıları devreye girdi. Bizzat İstanbul Vali yardımcısının odasında yapılan uyarı ile Dink’in Agos’u bırakıp yurtdışına gitmesi önerilmiştir. Hrant Dink’in yurtdışına gitmemesi ve Agos’taki görevini sürdürmesi üzerine bilinen organize eylem gerçekleştirilmiştir. Yani Dink,Türkiye’de tekrar Ermeni Kurumlaşmasını Sağladığı ve tükenmiş sandıkları Ermeni kimliğini seslendirdiği için katledildi. Hırant Dink’in öldürülmesinde dikkati çeken diğer bir nokta da derin devletin sivil uzantıları arasındaki ayrışmanın açıkça ortaya çıkmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder